Kandilli Rasathanesi: Maraş depremleri İstanbul’daki büyük deprem riskini daha da artırmadı

Kandilli Rasathanesi Deprem İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Profesör Doğan Kalafat, İstanbul’da yüksek olan deprem riskinin Maraş depremleri nedeniyle daha da artmadığını konuştu

Türkiye’nin güneyini ve Suriye’yi 6 Şubat’ta vuran depremler, Kuzey Anadolu fayının yakınında tespit edilen 16 milyon nüfuslu İstanbul’da deprem korkularını tekrar alevlendirdi.

Ancak Kandilli Rasathanesi Deprem İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Profesör Doğan Kalafat, megapolde yüksek olan deprem riskinin ülkenin güney doğusunu vuran depremler nedeniyle daha da artmadığını söyledi.

Euronew’in AFP’den aktardığına göre “İstanbul’da risk artmadı zira tamamıyla değişik sistemlerden bahsediyoruz” diyen Doğan Kalafat, son 7.7 büyüklüğündeki sarsıntının Doğu Anadolu fayı olarak adlandırılan diğer bir fay üstünde gerçekleştiğini söyledi.

Kalafat, son senelerde apartman blokları ve gökdelen adedinin süratle arttığı İstanbul’un büyük bir depreme karşı hazırlıklı olup olmadığı konusundaysa umut vadetmiyor. Birçok mahallenin yumUşak zemin üstüne inşa edildiğinin altını çizen Kalafat, ilaveten inşaatlarda da kalitesiz çimento kullanıldığını sözlerine ekliyor.

‘NORMALDE BU SAYIYA 7 İLA 8 AYDA ULAŞILIR’
İstanbul’u “çok çok kötü inşa edilmiş binaya sahip çok büyük bir şehir” olarak tarifleyen Prof. Kalafat, mümkün büyük bir depremi beklerken “vaktin iyi değerlendirilerek dayanıklı zemin üstüne depreme dayanıklı evler inşa edilmesi” gerekliliğini vurguluyor.

1868’de kurulan Kandilli Rasathanesi’nde toplam 110 bilim insanı, 43 bin 500’den çok insanın ölümüne yol açan yıkıcı depremlerden bu yana meydana gelen artçı sarsıntıları sekiz saatlik vardiyalarla 24 saat takip ediyor.

“6 Şubat’tan bu yana Türkiye’de dokuz bin artçı deprem ortaya geldi” diyen Kalafat, bu sayıya normal vakitlerde yedi ila sekiz ayda ulaşıldığını ifade ediyor. Kalafat’ın hesaplamalarına göre İstanbul’u da amacıylae alan bölümde 2030’dan evvelce 7’den büyük bir depremin ortaya gelme mümkünlülüğü yüzde 64’te bulunuyor. Bu ihtimal 50 sene içerisinde yüzde 75’e, 90 sene içerisinde ise yüzde 95’e yükseliyor.

‘ERKEN UYARI SİSTEMİNİN KAZANDIRABİLECEĞİ 7-8 SANİYE YETERLİ DEĞİL’
Günümüz teknolojisiyle bile bir depremin ne vakit gerçekleşeceğini daha eskiden ön görü etmenin mümkün olmadığını dile getiren bilim insanı, bununla beraber “Belli bir hata payıyla depremin nerede ortaya gelebileceğini ve ne büyüklükte olma ihtimalini gösterebiliyoruz” diyor.

Kandilli Rasathanesi’nin deprem erken ikaz sistemi geliştirdiğini dile getiren Kalafat, bununla beraber İstanbul’un fay hattına çok yakın olması nedeniyle deprem olmadan ikaz yapılması halinde bile milyonlarca bireyin kurtulmak amacıyla yeterli vakti olmayacağını ifade ediyor.

“Erken bir ikaz en çok 7 ila 8 saniye kazandıracaktır ki bu da insanların güvenilir bir yere ulaşması amacıyla yeterli bir vakit değildir. Buna karşılık, bu tür bir sistem, fay hattından daha uzakta tespit edilen ve 11 Mart 2011’deki yıkıcı deprem ve tsunaminin vurduğu Japonya’nın Tohoku bölgesinde 45 saniyeden çok vakit kazandırabilir. Ama orada vatandaşlara ikaz mesajı gönderebiliyorsunuz. Burada bu tür bir imkanımız yok” diye yakınıyor.